Sıkça Sorulan Sorular
-
Diyetisyenler; kişinin kilosu, sağlık durumu ya da hastalık teşhisi doğrultusunda genellikle belirli kurallara dayalı, süreli beslenme listeleri sunar. Bu listeler çoğu zaman kalori, makro dengesi ya da belirli kısıtlamalarla şekillenir. Ancak birçok kişi, bu listeleri uygulama süreci bittikten sonra ne yapacağını bilemez. Kendi sistemini kuramayan birey, zamanla tekrar eski alışkanlıklarına dönebilir ya da dengesiz yeme döngülerine girebilir.
Fonksiyonel wellness ve sağlık koçu ise, bir sağlık profesyoneli gibi teşhis koymaz veya tıbbi tedavi sunmaz. Ancak kişinin beslenme sistemine farklı bir açıdan yaklaşır:
Beslenme davranışlarının ardında yatan alışkanlıkları, bedensel sinyalleri ve bu alışkanlıkların sürdürülebilirliğini odağına alır.
Bu süreçte şu tür sorular rehber olur:
“Kişi neden böyle besleniyor?”,“Hangi alışkanlıklar onu zorlayan döngülere sürüklüyor?”,
“Bedenine iyi gelmeyen tercihleri neden tekrar ediyor?” ve
“Nasıl daha sürdürülebilir bir sistem kurulabilir?”
Amaç, kişiye sadece “ne yemeli” sorusunun cevabını vermek değil; “vücudum neye ihtiyaç duyuyor ve ben bu ihtiyacı nasıl anlayabilirim?” sorusunun farkındalığını kazandırmaktır.
Koç, danışanı kısıtlayıcı listelerle yönlendirmektense, onun hayatına uygun, sürdürülebilir ve enerji verici bir beslenme sistemi oluşturmasına rehberlik eder. Bu yaklaşımda bağırsak sağlığı, kan şekeri dengesi, hücresel enerji ve zihinsel netlik gibi faktörler birlikte değerlendirilir.
Kişi sadece fiziksel değil, bütünsel olarak dengede kalabileceği bir sistemi adım adım inşa eder.
Ve bu sistem, geçici bir diyet programı değil; yaşam boyu sürdürülebilecek bir denge modelidir. -
Hayır, programlarımda klasik anlamda “şunu ye, bunu yeme” tarzında, sabit ve herkese aynı uygulanan beslenme listeleri yer almıyor. Çünkü bu tarz listeler genellikle kişiyi belli bir süre boyunca yönlendirse de, çoğu zaman yaşam tarzına entegre edilemediği için sürdürülebilir olmuyor. Sonrasında tekrar kilo almak, eski alışkanlıklara dönmek ya da yeme davranışıyla ilgili suçluluk hissetmek gibi durumlar ortaya çıkabiliyor.
Benim yaklaşımım, kişiye geçici çözümler sunmak yerine kalıcı bir beslenme farkındalığı kazandırmak üzerine kurulu.
Beslenmenin kişinin hayatı boyunca sürdürebileceği şekilde, onun yaşam ritmine, sosyal çevresine ve fiziksel ihtiyaçlarına uyumlu olması gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle, programlarımda amaç; bir listeye uymaktan çok, kişinin kendi sistemini oluşturmasına rehberlik etmek.
Bu sistemin temelinde sadece “Ne yemeliyim?” sorusunun yanıtı değil,
“Neden böyle besleniyorum?”,
“Bu alışkanlıklar beni ne yönde etkiliyor?” ve
“Bedenim için ne daha sürdürülebilir olabilir?”
sorularının farkındalığı yer alıyor.Bilgiyle desteklenen bir yapı kuruyoruz
Program boyunca kişiye hem yön gösteriyor hem de ihtiyacı olan temel bilgileri sade bir dille aktarıyorum.
Örneğin:Besin grupları nelerdir ve vücutta ne işe yararlar?
Dengeli ve doyurucu bir tabak nasıl oluşturulur?
Bir öğün; kan şekeri, bağırsak sağlığı, hormon dengesi ve hücresel enerji açısından nasıl yapılandırılmalıdır?
Bu bilgiler, kişinin dıştan verilen kurallara bağlı kalmak yerine, kendi bedeninin ihtiyaçlarını okuyarak karar verebilmesini sağlar. Kalori hesabı ya da yasak listeleri yerine, bireyin kendi içsel sistemini kurmasına olanak tanır.
Gerçek yaşamla uyumlu bir denge
Bu yaklaşımın en değerli tarafı, kişinin beslenme konusunda yeniden özgüven kazanmasıdır. Artık dışarıda yemek yerken kaygılanmaz, seyahatlerde plansızlık paniğe dönüşmez, sosyal ortamlarda ne yiyeceğini hesaplamak zorunda kalmaz. Çünkü kişi bedeniyle uyum içinde yaşamayı öğrenmiştir; neyin kendisine iyi geldiğini bilir ve buna göre seçim yapabilir hale gelir.
Süreç sonunda kişi, hayat boyu sürdürülebilecek bir beslenme alışkanlığı kazanmış olur. Bu da onu dışsal kurallara bağlı kalmadan, kendi ihtiyacına göre karar verebilen biri haline getirir.